1. Haberler
  2. Genel
  3. Ahmet Akgündüz: FETÖ ile Said Nursi’yi Birbirine Karıştırmayın

Ahmet Akgündüz: FETÖ ile Said Nursi’yi Birbirine Karıştırmayın

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Osmanlı Araştırmaları Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Ahmet Akgündüz resmi sosyal medya hesaplarından bir canlı yayın programında FETÖ ile Said Nursi bir tutan emekli savcıya cevap verdi.

Konuşmasına, “Bu kişi bütün kamuoyunu zehirleyen bir konuşma yaptığı için ve bir de maalesef bir kısım tarikat ehli bazı dindar şahsiyetlerde ve bir kısım siyasilerde de aynı zehirli görüş bulunduğunu bildiğim için elbette ki buna ciddi bir cevap vermek gerekiyor. Takdirde zehrin etkisi devam eder diye düşünüyorum. Evvela şunu ifade edeyim: A Haber olsun, ATV olsun bunlar doğrudan doğruya iktidara bağlı TV kanalları gibi görülüyor ve biliniyor. Dolayısıyla çok dikkatli olmaları gerektiği kanaatindeyim.” sözleriyle başlayan Başkan Akgündüz yarım saatlik bir yayınla olayın gerçek yüzünü izleyicileriyle paylaştı.

Bediüzzaman ve Nur talebelerine değinilen yayının özetle paragraf başları şu şekilde intikal etti:

“Şu anda Türkiye’de ciddi bir siyasi durum var. Ben siyasetçi değilim. Ama şunu söylemek mecburiyetindeyim. İç ve dış mihraklar ısrarla Türkiye Cumhuriyeti’nin ilerlemesine engel olmak istiyorlar. Ve bunların kim oldukları herkes tarafından biliniyor. Şimdi yayın yapan arkadaşların dikkatli olması lazım. Bir de nur talebelerine ve Bediüzzaman’a dil uzatarak içeriden cepheler açmaya çalışmak asla doğru değil, makul değil. Yani buna da dikkatinizi çekmek istiyorum. Nedir bunların tezinin özeti? Efendim gülen ve gülenistleri yetiştiren ve onun temelini teşkil eden Bediüzzaman’dır. Öyleyse nur talebeleri de Bediüzzaman da aynı derecede suçludur. Bu tam bir iftiradır. Hıyanettir, haysiyetsizliktir, ahmaklıktır. Neden diyeceksiniz. Bir dindar, çok sevdiğim bir siyasetçinin oğlu benzeri bir cümle söyledi. Ben de ona dedim ki o zaman Kuran’a da karşısın sen. Ne demek hocam dedi. Vallahi dedim Kur’an-ı Kerim’i okuyarak dalalete giden çok alçaklar var. Yani Mutezile gibi, Cebriye gibi, batıniye gibi, mücessime gibi, müşebbihe gibi yani meşhur bir kaideyi unutuyorsun, Bediüzzaman’dan hatırlatayım dedim. Arı su içer, bal akıtır. Ama yılan su içer, zehir akıtır. Şimdi Kur’an-ı Kerim’i okuyup da dalalete gitti diye biz Kuran’a muhalefet mi edeceğiz? Haşa Allah’ın kelamıyla kıyaslamak istemiyorum. Bir kitap için geçerli. Hatta İmamı Muhyiddin Arabi hazretleri bizim makamımıza gelmeyenler, bizim kitabımızı okumasınlar, diyor. Yani demek ki biri okuyor, zehir çıkarıyor Biri de okuyor bal çıkarıyor. Yani bunu kabul etmek lazım. Şimdi Gülen ve gülenistler Risale-i Nur Külliyatını okudular. Ve Allah korusun devlete isyan edecek fikrini çıkardılarsa bu tıpkı yılanın su içip zehir akıtmasına benzer. Ama binlerce insan da Risale-i Nur okuyor. İmanını kurtarıyor.

Şimdi gelelim asıl diğer meselelere. Evvela Gülen’le Bediüzzaman’la kıyaslamak tam bir cehalet ve ahmaklıktır dedim. Neden? Bir defa Bediüzzaman elbette ki Abdülhamid’i belli noktalarda tenkit etmiş. Ve merak edenler Divan-ı Harb-i Örfiyi okusunlar. Uzun uzun izah da ettim. Ama asla muhalefet etmemiş. Bakın muhalefetle fikirlerini tenkit etmek farklı şeydir. Aynısını ben de muhterem Cumhurbaşkanımız için yapıyorum. Yani yapmaya da mecburum hakta susmamak gerekiyor benim kanaatim bu. Şimdi evvela Bediüzzaman asla siyasete karışmamış. Siyasetten şeytandan Allah’a sığınırım demiş. Daha ne desin? Hiç kimse de siyasetle alakasını bulamamış. Ama gülen ve gülenistler öyle değil. Siyasetin ta içine daldılar. Demirel’le olan münasebetleri, Tansu Hanım’la olan münasebetleri, yalan dolan çevirdikleri hadiseler bunu herkes biliyor. Evvela şunu söyleyeyim: Ben bu noktada Bediüzzaman Hazretleri’nin Abdülhamit’e muhalif olduğu ve ona şiddetle muarız olduğu iddiası tamamen yanlış. Ben bunu belgelerle kitap yazdım. Hem arşiv belgeleri ışığında Bediüzzaman Said Nursi kitabımın 2. cildinde bakınız Sultan Abdülhamid ve Bediüzzaman isimli eserde gayet açık bir şekilde izah ettim. Bazı tarikat mensupları Bediüzzaman’ın aleyhinde Abdülhamit muhalifi ve muarızıdır deyince bunun üzerine Bediüzzaman Hazretleri gayet net beş noktada bunun yalan olduğunu açıklayan talebelerine kendi ifadeleriyle bir mektup yazdırıyor ve yayınlıyor.

Bakın bu mektupta özetle ne diyor? Bir adamın kusuruyla başkası mesul olamaz. Dolayısıyla Abdülhamit’in hükümetlerinin hataları ona verilemez. Birincisi bu. Bediüzzaman’ın tespiti. Aynı şey Tayyip Bey için de geçerli. Yani hükümette bir iki insan veya bazı bürokratlar hata yapıyor diye tamamını ona yükleyemeyiz. Bediüzzaman’ın ikinci meşrutiyetin başında meşru dairedeki hürriyet içeriye teşvik etmiştir. Bu doğrudur. Bazı siyasi muhaliflerinin istibdat adını yani İttihatçı ve Terakkiciler adını verdikleri diktatörlük dedikleri, Abdülhamit idaresi için de mecburi, cüzi ve hafif istibdat demiş. Bismarck diyor ki: Eğer Abdülhamit o dönemde bu manada bir idare kurmasaydı, baskı idaresi diyebilirsiniz Osmanlı Devleti çoktan dağılır giderdi diyor. Gelelim üçüncü noktaya. Hürriyet İslami terbiyeyle terbiye olunmazsa çok önemli bu. Çok şiddetli bir istibdatta dönüşeceğini haykırmıştır. Ve maalesef öyle de olmuştur. Yani İttihat Terakki döneminde güya hürriyeti getirelim derken müthiş bir istibdada, zulme, diktatörlüğe dönüşmüştür. Dördüncüsü Abdülhamit’in yabancı düşmanlara karşı gösterdiği dehası İslam aleminin tam bir halifesi olması Şark vilayetlerini Hamidiye alayları ve İslam kardeşliğiyle Ermenilere karşı koruması, İslam’ın bütün hükümlerini hayatında yaşaması ve Yıldız Sarayı’nda Manevi şeyhini eksik etmemesi sebepleriyle Bediüzzaman onun bir veli olduğunu açıkça söylemiştir bu çok önemli. Gelelim beşinci noktaya. Ancak insan hatasız olmayacağından yani Bediüzzaman Abdülhamit hakkında diyor. Onun da bazı hataları olduğunu ve ancak bu hataların mecburiyet altında işlenen hatalar bulunduğunu açıkça beyan eylemektir diyor. Gayet açık. İşte Bediüzzaman’ın Sultan Abdülhamid’le alakalı değerlendirmesi.

Abdülhamit’e muhalefet meselesi maalesef bilen bilmeyen herkes tarafından gündeme getiriliyor. Bediüzzaman’ın biraz önce ifade ettiği gibi mecbur olduğu cüzi istimdadı, Abdülhamit’in yaptığı bir vaka. Tek adam idaresi olmuş. Yani Osmanlı Devleti’ni çevresindeki bir kısım istihbaratçılarla beraber tek adam olarak idare etmeye yönelmiş ve bu hatalara başlamış. Bunun için Bediüzzaman’ın bu ikazı yapıyor. Bundan daha normal bir şey olamaz. Bu Abdülhamit’e muhalefet değil. Bilakis onu sevmenin neticesidir sırtında olan yani veya boynunda gezen bir akrebi haber vermemek ona hıyanettir. Hükümetinin ve de mensuplarının boynunda dolaşan en önemli akreplerden birisi Nur Cemaati ve Bediüzzaman’la gülen ve gülenistleri birbirine karıştırmalarıdır. Bu akrebi temizlemeleri lazım. Yoksa kaybederler. Bugün de söylüyorum. Şimdi gelelim Abdülhamit muhalefetine. Bir iki cümleyle tarihi anlatalım. Fazla uzatmayalım. Muhterem kardeşlerim şunu bilmenizi istiyorum. Sultan Abdülhamit dediğim gibi tek adam idaresine başlayınca Bediüzzaman asla devri istibdat demiyor. Yani ilk dönemleri fevkalade yürümüş. Ciddi meşveretler edilmiş ama son dönemde maalesef çevresindekilerin bir kısım raporlarıyla devleti idare etmeye başlamış. Bunun üzerine Bediüzzaman bu tatlı tenkitlerini yapıyor, yapıcı tenkitlerini yapıyor.

Abdülhamit’e muhalif olanları gelin tasnif edelim. Bir defa bunlar iki grup. Bunlardan birincisi din düşmanı. İslam düşmanı, hilafet düşmanı ekip. Kim bu? Ermeniler. Maalesef İttihat Terakki’nin bir kısım kafatasçıları Ziya Gökalp dahil olmak üzere. Ve benzeri insanlar. Yani veya Avrupa’da tahsil gören bazı subaylar. Bunlar belli. Yani Abdülhamit’e hilafetinden ve dindarlığından dolayı muhalif olanlar. Bunu bir defa bir bertaraf edelim. Bu manada Sultan Abdülhamid tam bir veliyullahtır. İslam’ın hizmetkarıdır. Geleyim ikinci gruba. Namık Kemal gibi, Mustafa Sabri gibi, Muhammed Hamdi Yazır gibi, Mehmet Akif gibi bu arada Bediüzzaman da dahil. Tek adam idaresi yürümez. Gel meclisi yeniden aç diyenler. Şimdi bunlar da iki kısım. Bunlardan birinci kısmı Mehmet Akif, Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır bakınız bu önemli ve benzeri bir kısım insanlar yani hepsini biliyorum, kaynaklarını da verdim. Kitabımı merak edenler okuyabilirler. Bu insanlar Abdülhamit’e söylemedikleri hakaret kalmamıştır. Hele hele Beyanü’l Hak dergisinde. Şimdi burada daha önemli bir nokta Abdülhamid Han Hazretleri maalesef İttihat Terakki tarafından hal edilince, görevden alınınca bu insanlar aleyhte yazmaya devam etmiş. Bediüzzaman’la diğer muhalifleri birbirinden ayıran en önemli nokta budur. Ama maalesef bunları bilmeyenler belgeleri, makaleleri okumayanlar Bediüzzaman Hazretleri Abdülhamit’e muhalifmiş diye konuşuyorlar. Bediüzzaman Hazretleri daha başka yeni eserlerinde de Sultan Abdülhamid Han’ı rahmetle ve önemli hizmetlerini zikrederek anlatmış. Bunu hiçbir zaman yani aksini söyleyemeyiz.”

Konuşmanın detaylarını yayından dinleyebilirsiniz.

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Ahmet Akgündüz: FETÖ ile Said Nursi’yi Birbirine Karıştırmayın
Yorum Yap

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Külliye Haber ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

WP Twitter Auto Publish Powered By : XYZScripts.com
Bizi Takip Edin